İTİBAR, NELERLE ÖLÇÜLÜR OLMUŞ!

Ey itibar!

Sen ne ucuz bir şeymişsin de haberimiz yokmuş bizim!

Halbuki sana sahip olabilmek uğruna ne çileler çekip, ne sıkıntılara katlandık!

Meğerse topu tomarı 1149 odalı saraydan ibaretmiş sin sen!

Bu kadar değersiz olduğunu adamın uzunundan yeni öğrendik. Bakalım daha neleri öğreneceğiz!

Kisra'nın, Firavun'un da bol odalı sarayları vardı ama, nedense hiç kimse onların itibarlı olduklarını söylemiyor ve isimleri geçtiğinde lânetle anılıyorlar, bu işte bir terslik var ama!

Ey itibar!

Biz seni, iffet, adâlet, haysiyet, hakkaniyet, kanaat, merhamet, şefkat, şeref ve namus gibi hasletlerle ifade ederken, birileri çıktı seni oda sayısıyla değerlendirmeye kalktı!

Ne kadar çok oda, o kadar çok itibar!

Vay geldi tek veya birkaç odalı evlerde oturanların başlarına!

Bu sakat mantığa göre, az odalı evde oturdukları için hepsi karaktersiz- İtibarsız olup çıktılar!

Ey itibar!

Senin bu kadar ucuz ve 1149 odadan ibaret olduğunu bilseydik eğer, dost meclislerinde seni ağzımıza dâhi almaz, müstehcen bir kelime muamelesi yapar siler atardık lügatımızdan!

100.000 bin vatandaşın evsiz barksız sokaklarda yaşadığı, 80 bin kadının vesika almak için Emniyet binaları önlerinde kuyruklar oluşturduğu, halkının ekmek kuyruklarında yağmur altında tiril tiril titrediği bir ülkede itibar denen şey, çamura düşmüş eşek gibi debelenir durur, debelendikçe daha da batar!

İtibar, sarayların bahçelerinde çamura düşmüş debelenirken, birilerinin halen daha itibardan söz etmesi, itibarsızlaşmanın daniskasıdır!

Ey itibar!

Sen ne ucuz bir şeymişsin de haberimiz yokmuş!

Alt tarafı 1149 odalı saraydan ibaret olup, basit ve değersizmişsin!

Ey itibar denen zillet!

Bizim için müstehcen bir argo kelimeden başak bir şey değilsin artık!

AMA NE VAR Kİ;

Nefsinin esiri olup, Hak'ka ve hakikatlere sırtını dönen, Allah'ın ipini bırakıp siyâsilere biatı ibâdet bilen toplumlar, bunun neticesi olarak huzura hasret zelil ve sefil bir hayatın cenderesinde un ufak olurlar.